17 Mayıs 2020 Pazar

  SEVDİĞİM ŞİİRLER SERİSİ

   8-


KURABİYE

zaman zaman çok yalnızım kalbiye

arsız sarmaşıklar gibi her sabah

bıkmadan tırmanıyorum güneşin tahta perdesine

mor çiçeklerle açılmak için dünya'ya.

güneş tozlar püskürtüyor koca ağzından

aslında hiçbir şey görünmüyor kalbiye.

 

kalbim kocaman bir kelebekti kalbiye,

bir elmanın içinde unutulmuş yıllar önce.

pembe bir merhemle doğardı günler

saçlarımı çözerdim,taze elmalar gibi soyardım bedenimi

bahar, simit, salatalık, midye kokardı her yan

dünya artık bir daha hiç

bir okul çıkışı gibi kokmayacak mı?

hayatın kalbiye,o iri dudaklı çingenenin

ellerini hiç tutamayacak mıyım bir daha?

elmasın çatlarken çıkardığı sesi duyuyor musun,

bedenime çarpan incilerin sesini?

bir kadeh içindeki tozu üflüyor

her şeyi bir veba salgını gibi hatırlayarak

bekliyorum beklediğim neyse onu.

zaman kalbiye,zaman şimdi

kalbimde habire uzayan bir minare

 

zaman zaman çok yalnızım kalbiye

bugün ağlayarak kurabiye yerken,

çay fincanında kendimi seyrederken

çay beni içti, ben de çayı kalbiye

ruhumdan çaylar aktı saatlerce

âşık olduğu için kahve döküyordu terliklerine

heinrich böll’ün palyaço’su

mary onu bırakıp gitmişti, yalnızdı.

sonra yosunun latincedeki adı laminarya’ydı…

içimde gezinen salyangozun tırnakları

her hatırladığım şey için bir santimetre uzuyor kalbiye

aslında hiç istemiyorum ama

ne yapsam rutubetim sözlere bulaşıyor kalbiye.


Hiç yorum yok: